Spor yapmanın fizyolojik, fiziksel ve zihinsel faydaları var

                                     Düşünme ve muhakeme yeteneğini geliştirir.

                                     Belli bir olgunluk ve pratiklik kazandırır.

                                Öfkeyi kontrol edebilmeye ve saldırganlığı frenlemeye yardımcı olur.

                                Unutkanlıkları azaltır.

                                Spor yapan yaşlılar, bu yaş grubundaki sık görülen depresyona daha az yakalanır, kendilerini yalnız ve mutsuz hissetmezler. Fiziksel kapasitelerini ileri yaşlara kadar muhafaza ettikleri için kemik erimesi, kalp damar hastalıklarına daha az yakalanırlar.

                             Spora haftada en az üç gün zaman ayırın. Sporla ve sağlıkla kalın.

                             Unutmayın ki, düzeyi ne olursa olsun biraz egzersiz yapabilmek, hiç yapmamaktan iyidir.

                                           Spor hayatın ta kendisidir.

 

 

Düzenli Spor Pek Çok Derde Deva

 

 

       Birkaç yüzyıl önce yaşayan insanların yaşam biçimleri günlerinin büyük bir kısmını bedensel olarak çalışarak geçirmelerini zorunlu kılıyordu. Araba, otobüs, tren veya traktör gibi araçların hiçbiri yokken, insanların bir yerden başka bir yere gidebilmek için yürümekten veya hayvan sırtında gitmekten başka seçenekleri yoktu. Tarım, eski uygarlıkların en büyük geçim kaynağı iken insanlar zorunlu olarak hareket halindeydiler. Bugün ise, yemek hazırlarken bile fazladan bir fiziksel güç harcamanıza pek gerek kalmıyor: Konserveler, ayıklanmış baklagiller, hazır ekmek ve dondurulmuş yemekler yorulmadan yemek hazırlamamızı sağlıyor. Elektrikli süpürge, çamaşır ve bulaşık makineleri -kısacası, beyaz eşyalar sayesinde ev işi yaparken de pek çaba sarf etmiyoruz. Örneğin, İstanbul’da neredeyse bir dairenin piyasa değeri, apartmanda asansör bulunup bulunmaması kriteriyle ölçülmekte! Kısacası, teknoloji yaşamımızı kolaylaştırırken, bizi hareketsizliğe itmiş, tembelliğe alıştırmıştır. Yüzyıllardır yaşayabilmek amacıyla kullanmak zorunda olduğumuz kaslarımızı ve eklemlerimizi pek kullanmayıp, pas tutmaya bırakmış durumdayız. Özellikle büyük kentlerde hareketsizliğin neden olduğu hastalıklara yakalananların sayısı hızla artmaktadır. Bu rahatsızlıkların başında kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, fazla kilo, eklem ağrıları, depresyon, uykusuzluk, bel - sırt - boyun ağrıları gelmektedir.

     Sanayileşmenin ve kentleşmenin dayattığı çağdaşlaşma nedeniyle neredeyse hareketsiz bir yaşam biçimine itildiğimize göre kaslarımızı, eklemlerimizi, yani vücudumuzu hareket ettirmek için ne yapabiliriz? Ne yapmalıyız? Bunun yanıtı, düzenli harekettir. Yani, vücudu belli aralıklarla, belli süreler çalıştıracak düzenli fizik hareketlerini içeren bir program izlemeliyiz. Biz buna topluca “spor” diyeceğiz.

    Elbette ki spor yapmakla yaşamımızdaki bütün sorunlarımızdan kurtulacağız diye bir güvence yok... Keşke olsaydı. Ancak, birçok sağlık sorununa neden olan belli başlı ortak etkenler vardır. Bu etkenler, kalıtımsal faktörler, cinsiyet, yaş, sigara, stres, yüksek tansiyon, çok yağlı yiyecekler ve hareketsizlik olarak sıralanıyor. Düzenli spor yapmak, dolaylı olarak kalıtımsal faktörler hariç, yukarıda sayılmış olan diğer faktörleri olumlu yönde etkiler.

Birçok kişinin inandığının aksine, spor yapmanın tek yararı kilo vermeye yardımcı olması değildir. Bu hoş bir sonuç olmakla birlikte, sporun daha önemli görevleri bulunmakta ve sporla alınan sonuçlar yaşamsal değer taşıyabilmektedir.

Sporun en önemli olumlu etkisi kalbimiz ve kan damarlarımız üzerindedir: İnsanlar ne denli hareketli iseler, kalp krizi geçirme olasılıkları da o denli azalmaktadır

 

Düzenli Spor Stresle Baş Edebilmeyi Kolaylaştırır

Stresliyken, vücudumuz “adrenalin” hormonu salgılar. Bu hormonlar kalp kaslarının oksijen gereksinimini artırır. Kişi eğer antrenmansızsa bu durumda kalp atışları hızlanır ve kan akımı artar.



Kalp kaslarımız güçlüyse, stresin neden olabileceği düzensiz kalp atışları ve yetersiz kan akımı yüzünden ortaya çıkabilecek ciddi kalp problemlerini engellemiş oluruz

Sporun Psikolojik Yararları

- Kronik psikolojik stresin birikmesini önler
Bu tür stres hem tansiyon, hem de kalp rahatsızlıklarını artırabilecek risk faktörüdür.

- Uykusuzluktan kurtulmamızı sağlar
Uykusuzluk çekmek, stresin neden olabileceği tipik sonuçlardan biridir. Uykusuz kaldıkça, stresle baş edebilmemiz de zorlaşır. Düzenli spor yapmak, geceleri rahat uyumamızı sağlayarak uyku alışkanlığımızı normal akışına sokabilir. Uykumuzu almak, stresli durumlara karşı dayanıklı olmamıza yardımcı olur.

- Ruhsal açıdan bizi çok rahatlatır
İnsan spor yaparken problemlerini, dertlerini ve sıkıntılarını unutup, kısa bir süre için de olsa, yaptığı etkinliğe konsantre olur. Ayrıca, yararlı bir uğraş olduğu için, kişi kendisiyle gurur duymaya başlar. Sıkıntı, yerini başarı duygusuna bırakır. Spor yapmak özellikle, güvensizlikten veya boşluktan kaynaklanan stres ve bunalımdan kurtulmaya çok yardımcı olabilir.

- Futbol gibi bir takım sporu yapılıyorsa, kişi hem sosyal iletişim kurar, hem de ortak bir hedef için takımıyla birlikte mücadele verir.
Diğer takımı yenmek olan bu hedef gerçekleşirse, büyük bir heyecan, mutluluk, gurur ve başarının getirdiği duygular yaşanır. Şayet yenilgi ile sonuçlanacak olursa, bir sonraki maça kadar ortak bir hedef uğruna çalışmaya devam edilecektir. Kişi, tek başına yapılan sporlarda da kendine buna benzer hedefler koyabilir.

Stresle Mücadelede ‘Spor’

Stresi, vücudumuza girmeye çalışan bir şeytana benzetmekten kendimi alamıyorum. Bu şeytanın amacı ise, bütün sistemimizi alt - üst ederek sağlığımızı yitirmemize çabalamaktır. Bunu da bir hormonun desteği ile yapmaya çalışır.

Stresli olduğumuz durumlarda adrenalin adı verilen hormonlar serbest bırakılır. Söz konusu bu hormon, vücutta dolanarak tansiyon ve kalp atışlarını yükseltir, nefes alma sıklığımızı artırır ve kan şekerimizi çıkartır. Vücudumuzdaki bu değişiklikler sonucunda, gergin veya sinirli oluruz. Bu stresi yaratmış olan nedenlerle mücadele edemeyeceğimiz durumlarda, uzun süreli gergin ve sinirli kalabiliriz. Stresi uzun süre üzerimizden atamaz ve hiç gevşeyemezsek, vücudumuz bu olağanüstü durum ile baş edemeyebilir.

Örneğin, stres yaratan durum uzun süre devam eder ve kalp atışları kontrol altına alınamazsa, kalbimiz bu yükü kaldıramayabilir. Dolayısıyla, ya stresi yaratan durumu yok etmemiz veya stresin vücudumuzda neden olduğu olumsuz etkileri en aza indirmemiz gerekmektedir. Biz ikinci alternatif üzerinde duracağız.

Spor yaparak stresle mücadele etmek mümkündür. Sporun iki yönden yararı vardır; hem vücutta fizyolojik değişikliklere neden olur, hem de psikolojik açıdan destek verir.

Düzenli spor, stresle baş edebilmemiz için çeşitli yararlar sağlar.
Fizyolojik açıdan:
-
akciğerlerdeki esneklik artar
- Dinlenme halindeki kalp atışları nispeten düşer
- Endorfin hormonlarının salgılanmasını sağlar

- Stresin yaratmış olduğu etkilerden arındırır

Psikolojik açıdan:
-
Kronik psikolojik stresin birikmesini önler
- Uykusuzluk sorununu hafifletebilir
- Ruhsal açıdan rahatlatabilir
- Sosyal bir aktivitedir

Sporun Temel Unsuru: ‘ENERJİ’

Bilindiği gibi dünyadaki tüm enerjinin asıl kaynağı güneştir. Güneş ışınları bitkilerde karbonhidrat oluşmasınakatkıda bulunur. İnsanlar ve hayvanlar beslenmek için bitkileri yerler. Besinlerden alınan bu enerji, insan vücudunda parçalandığı zaman kas hareketleri ve diğer biyolojik etkinlikler için gerekli enerji basit bir kimyasal bileşik olan adenosine triphosphate, yani ATP’nin parçalanmasıyla elde edilir. ATP oluşması için hem anaerobik (oksijensiz) hem de aerobik (oksijenli) metabolizmaya (kimyasal reaksiyon) gerek vardır. Ayrıca kanda ve kasta laktik asit biriktiği zaman yorgunluğa yol açar.

Eğer spor yapıyorsanız ya da yapmayı düşünüyorsanız bu temel bilgiyi kafanızın bir köşesine yerleştirmekte fayda var. Çünkü beden eğitimi, spor ve egzersizin tüm evrelerinde en önemli etmen nedir? Diye sorulacak olsa herhalde bütün uzmanların birleşeceği tek kelime; “enerji” olur. Elbette biz bu konuda, ayrıntıları ve detayları araştırmayı uzmanlara bırakalım ama hangi tür spor yaparsak yapalım enerjiye ihtiyacımız olduğunu unutmayalım. İnsanın her hareketi, bu ister bir gülüş, ister bir futbol topunu zıplatış olsun, bir enerji gerektirir. Bunları yapmak için gereken enerji (ATP) besinlerden elde edilir. Önemli olan hangi yaşta, hangi sporu yapacağımıza doğru karar vermektir. Aşırı ve abartılı hareketlerden kaçınmalı, yaşımıza ve vücudumuzun yapısına uygun olanı tercih etmeliyiz. Hangi sporu yaparsak yapalım beslenmemize dikkat etmemiz gerekir. Çünkü spor yaparken daha fazla enerjiye ihtiyaç duyarız. Profesyonel spor yapanlar için beslenme ayrı bir uzmanlık alanına giriyor. Amatörse spor yapanlara ise önerimiz dengeli bir beslenme. Tahıl, nişasta, sebze, meyve ve süt ürünlerinden yeterince faydalanmalısınız. Gıdalardan bol enerji alarak yaptığınız spor aynı zamanda vücudunuzun daha dinç ve sağlıklı olmasına neden olacaktır.

 

Vücudunuzu Doğru Kullanıyor musunuz?

Oturuş pozisyonu
Tercihen kollu bir sandalye veya koltuk seçin. Dizlerinizi kalçanızdan daha yukarı olan bir oturuş pozisyonunu tercih edin. Arabada ise koltuğunuzu rahat bir pozisyon elde edene kadar ayarlayın. Bu genellikle 100-120 derecedir. Küçük bir yastıkla belinizi destekleyebilirsiniz.

Yatağa girerken
Sırtınız dik olarak yatağın kenarına oturun. Dizleriniz kıvrıkken yavaşça dirsek, daha sonra omuzunuzun üzerine yan yatın. Omuzlarınız, kalçanız ve dizleriniz sabit olarak sırtüstü dönün.

Yataktan çıkarken
Yatakta yan tarafınıza dönün, dizlerinizi kıvırın. Ayaklarınızı yataktan sırkatın. Aynı zamanda dirsekleriniz ve ellerinizle vücudunuzun üst bölümünü yukarıya itin, sırtınızı dikleştirin.

Giyinirken
Gövdenizi öne doğru eğen her harektten kaçınmalı ve dikkatli olmalısınız. Ayakkabılarınızı giyerken ayaklarınızı bir tabure ya da sehpa üzerine koyun. Sağa sola egilme hareketi yapmayın.

Ayakta duruş ve yürüyüş
Sırtınızı duvara dayayın, topuklarınız ve omuzlarınız duvara temas etsin. Tüm omurganızı da duvara yaslamaya çalışın. Kısa bir süre sonra bu egzersiz sayesinden yürüyeceksiniz.

Yürürken vücut ağırlığınızı ayak parmaklarınız üzerinde değil, normalde olduğu gibi topuklarınız üzerinde taşımaya özen gösterin.

Merdiven çıkarken veya inerken
Merdiven çıkarken sanki bir yokuş çıkıyormuş gibi hafifçe öne eğilin. Ani ve sert hareketlerden ve tek bacak üzerine ağırlık vermekten kaçının.

Eşyaları yerden almak ve kaldırmak
Beliniz bir kriko veya vinç değildir. Yerden bir şey alırken ya da kıldırırken dizlerinizi hafifçe bükün. Belinizi değil bacaklarınızı kullanın. Kiloyu vücudunuza ve ağırlık merkezine yakın olarak kaldırın veya iki kola yayıp dengeli taşıyın.

İşyerinde uzun süre ayakta çalışma durumu
Ağrılarınız geçip yeniden işe başladığınızda bel bölgenizi sürekli olarak eğmekten kaçının. Zaman zaman kollarınızı gövdenize destek olarak kullanın. Bir ayağınızın altına mutlaka bir yükseklik koyun.

Bütün bu hareketler ve günlük yaşamdaki aktiviteler, doktorunuzun koymuş olduğu bel ağrısı teşhisinde çok önemli kurallardır. Bel ağrıları karşısında ilk etapta en önemli hedef, bu durumu oluşturan hareketlerden sakınmak ve ağrıyı arttırcı hareketleri düzeltmek olmalıdır. Bu önemli noktalara uyarken şu üç kuralı da hiç göz ardı etmemelisiniz:

· Hem günlük yaşamda hem de sportif çalışmalarda aşırı zorlayıcı hareketlerden kaçının.
· Aşırı yük taşımayın.
Ani ve kontrolsüz hareketlerden kaçının

Her sabah hareket şart!
Sağlıklı yaşamak isteyenler her sabah kültür - fizik hareketleri yapabilir. Her sabah karın kaslarını, omuzları, boyun kaslarını çalıştıracak basit ama etkili kültür fizik hareketleri yapmak, öncelikle yaş ilerledikçe ortaya çıkan ve büyük sorunlar yaratabilen kireçlenme riskinin ortadan kalkmasını sağlar.

 

 

Spor gençleri rahatlatır
Özellikle küçük yaşta spora başlayan çocukların, gençlik dönemine geldiklerinde spordan kopmaları neredeyse imkansız olur. Ergenlik çağı, gelişen insanın en zor dönemleri arasında yer alır. Bu çağda sporla uğraşan bir genç, bu zor günleri daha rahat atlatabilir. Zamanını sporla geçirdiği için zararlı alışkanlıklara yönelmez ve arkadaş çevresi daha güvenli olur. Uzmanlar çocukluk döneminde spor yapmayanlara, en azından gençliğe adım attıkları bu dönemde bir sporla uğraşmalarını önerirler

Sporla sağlıklı yaşar ve sağlıklı yaşlanırsınız
Organizma 30 yaşına kadar gelişimini devam ettirir. Bu gelişim, 30’lu yaşlardan sonra yavaş yavaş gerilemeye başlar. 50 yaşından sonra da yaşlılık süreci başlamış olur. Yaşlılık döneminde insan vücudunda en belirgin değişim, fonksiyonların azalmasıdır. Eklemlerde kireçlenmeler başlar, merkezi sinir sisteminde zayıflamalar ve en önemlisi de beyin hücrelerinin sayısında azalma hızlanır. Bu da beyin fonksiyonlarının bozulmasına yol açar.

Böylelikle hafıza zayıflamaya başlar. İşte sporun önemi burada başlar. Sporla elbette yaşlanmanın önüne geçmek imkansızdır. Fakat fonksiyonların daha düzenli bir şekilde devam etmesini sağlamak ve sağlıklı bir yaşlanma süreci geçirmek mümkündür.

 

Güne Zinde Başlamak İçin...

Güne dinamik başlamak için spor yapmaya ne dersiniz? “Yine mi spor?” demeyin. Biliyorsunuz formunuzu ve sağlığınızı korumak için bu gerekli. Gerçi spor, oldukça yorucu bir etkinlik. Özellikle de sabah sporu... Zaten bir gün önce fazlasıyla yorucu bir gün geçirince sabah sabah kim spor yapmak ister ki, değil mi? “Hem tüm enerjimi spora harcamak gerektiği de nereden çıktı?” dediğinizi duyar gibiyiz. Ama yanılıyorsunuz, çünkü

güne zinde başlamak için en etkili yol, sabah sporu.

Geceleri tüketilen karbonhidrat depoları, varolan enerjinizi de harcıyor. Sabah kalktığınızda önce güzel ama hafif bir kahvaltı yapın. Enerjinizi tekrar kazanmak için önce sağlıklı bir şeyler yiyin. Aksi takdirde vücudunuz, yağ depolarına saldıracaktır. Dolayısıyla kahvaltı yapmadan egzersize başlayan, hele bir de işe gitmeye kalkışan kişiler bütün bir gün boyunca istediği başarıyı elde edemez. İşinize konsantre olmada zorlanmamak ve daha zinde bir gün geçirmek için güzel bir kahvaltıdan daha kolay ne olabilir ki?

Güne, uyuşuk başlamayın!

Sabahları yapacağınız egzersizler, kalp ve dolaşım sisteminizi aktive ederken metabolizmanızı da güçlendiriyor. Ayrıca egzersiz yapmak, günün zorluklarına karşı daha

da hazırlıklı olmanızı sağlıyor. Özellikle uyuşukluktan ya da çok yatmaktan dolayı oluşan sırt ağrılarından şikayetçi olanlar, sabah jimnastiğiyle daha dinamik olacak ve

şikayetlerinden kurtulacaklar. Çünkü sabah jimnastiği aynı zamanda kas ve eklemleri de harekete geçiriyor. Sabahları düşük bir moralle evden çıkarsanız, büyük ihtimalle bütün

bir gün çatık kaşlarla etrafınızı süzeceksiniz. İş arkadaşlarınızı ya da eşinizin sizin bu halinize uzun süre dayanabileceğini sanmıyorsunuz herhalde, değil mi?

Özellikle kış mevsiminde sabahları spora vakit ayırmayı ihmal etmeyin. Aslında bu soğuklarda kimse sıcak yatağını isteyerek terk etmiyor. Çünkü yazın getirdiği canlılık, bu mevsimde tam bir uyuşukluğa dönüşüyor. Ama siz biraz gayretle daha güler yüzle, aktif ve dinamik bir halde, günün getirdiklerinin peşinde koşabilirsiniz. Tabii güzel bir kahvaltı ve sporla. Bunun için 5 dakika ayırmanız bile yeter, tabii fazladan bir 20 dakikanız varsa çok daha iyi! Bu süreyi nasıl değerlendireceğiniz size bağlı. İster parkta koşun, isterseniz evde hafif egzersizler yapın. Biraz daha erken kalkarsanız bisiklet bile sürebilirsiniz. Yağmur altında bisiklete binmek inanın çok güzel bir terapi olacaktır sizin için. (Yağmurluğunuzu giymenizi hatırlatmaya gerek var mı kiç) Yalnız spor yaparken bunu bir yarışmaya dönüştürmeyin. Bütün enerjinizi spora harcamayın, unutmayın gün daha çok uzun!

Susuzluğunuzu dindirin!
En ideal kahvaltı, karbonhidrat açısından zengini olanıdır. Örneğin mısır gevreği, yulaf, meyve ya da kepek ekmeğiyle yapılmış bir sandviç yiyebilirsiniz. Bu arada yeterince sıvı tüketmeyi de unutmayın. Gerçi bilimsel olarak nedeni açıklanamasa da, sabahları su ihtiyacımız, günün diğer saatleri kadar fazla olmuyor. Ancak vücut, sabahları beyine, suya ihtiyaç duyduğu sinyalini göndermediği için yeterince sıvı tüketmiyoruz. “Sıvı”dan kastımız sadece kahve ya da çay değil. Ayılmak için bir bardak çaya ya da bir fincan kahveye hayır demeyiz, ama tüm sıvı ihtiyacınızı da bunlardan karşılamaya kalkmayın. Bu tür içecekler yerine meyve suları ya da soda için. Bitkisel çaylar da önerebileceğimiz içecekler arasında yer alıyor.

Ya uykuya çok düşkünseniz?
Peki uykunuzdan bir türlü vazgeçemiyor ve sabah aktivitelerine sıcak bakamıyorsanız? Önceleri davranış psikologları, uykuya düşkünlüğü kişisel bir davranış gelişimi ya da alışkanlık olarak yorumluyorlardı. Ama günümüzde, insanların genlerinde programlı olan belirli ritmlerin varlığını inkar etmiyorlar. Bunun anlamı şu; siz ya gece ya da sabah kuşu olarak doğdunuz. Ama bu yine de sizin sabah sporundan vazgeçmeniz gerektiği anlamına gelmiyor. Biraz çabayla her şeyi başarabilirsiniz. Sabahları spor yapmayı bile...

 

ANASAYFA

Free Web Hosting